Öyle bir ay ki.. Acılar da, umutlar da, mutluluklar da beraber yaşanıyor…

Ağustos ayı.. 1 Ağustos 1993 sabah saatleri bana minik elleri ile kardeşimi getirdi. Kardeşliği, sevgiyi, kıskançlığı, anneliği öğrendim. 17 Ağustos 1999, o gece genç  kızlar sabah giyecekleri kıyafeti planladı, çocuklar masal dinleyip hayale daldı, anne – babalar gelecek  planları yaptı, küskünler içindeki kızgınlıkla, kimi de hasretiyle özlemiyle yattı. Bilmiyorlardı ki birilerinin ihmali yüzünden ertesi güne uyanamayacaklarını ya da uyandıklarında gördükleri dünyanın uyumadan önceki ile aynı olmayacağını.. Kimi sevdiklerinden küs ayrıldı, kimi asker evladına doyamadan, kimi oyununu tamamlayamadan, kimi sevgisini söyleyemeden.. 30 Ağustos 1981 sevdiğim adamın dünyaya gözlerini açtığı, ailesine boncuk boncuk baktığı, herkesi kendine hayran bıraktığı gün. Seneler sonra 30 Ağustos 2010 ve badem gözlüm kardeşimin aramızdan ayrılıp ebediyete ulaştığı gün…

17 Ağustos 1999.. Zihinlerimize öyle bir kazındı ki.. Ailesini yitirip enkaz altından bir başına kutulan minik yavrular, yavrusuna doyamadan kaybeden anne – babalar, enkazdan sakat kurtulanlar ya da hiç kurtulamayanlar.. Hepsi de birilerinin ihmali yüzünden yaşandı. Çoğu zaman yalan gündemlerle insanların oyalanarak acılarını unutturmaya çalışıldı. Bugün bu yaşanan acıların 15 yılını geride bıraktığımız, bazı konularda ders aldığımız ama çoğu konuda ders almadığımız gün. Bugün sönen yuvaların, bitmeyen acıların, kurumayan gözyaşlarının yıl dönümü.

Ağustosta gölge kovan, zemheride karnın ovar.

 – Anonim –

Zaman acıları unutturmadı, ancak hafifletti fakat deprem konusunda ders ve önlem alması gereken BÜYÜK insanlara her şeyi unutturdu!!!  UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!

17agustos

Sevgiyle kalın.

Zehra DÖRTER

Yorum Bırakınız