Evladını ve geleceğini emanet etmek = Okul seçimi.
Okul seçimi ve alışma süreci dediğimiz iyi bir okul seçmek ve çocuğu alıştırmak değil sadece. Çocuğunuzu ve onun geleceğini emanet ettiğiniz bir süreç.
Bir maceraya atıldık biz. Öncelikle evimize yakın ve referansına güvendiğimiz dostlarımıza sorduk. Kendimize bir isim listesi çıkardık ve anne kız başladık dolaşmaya. İkimiz gezdik okulları çünkü benim kadar kızımın da sevmesi, kendini ait hissetmesi önemliydi benim için. Bir okulu ben sevmediysem, diğerini Güliz sevmedi.
Ben okulu incelerken fiziki şartlarını, temizliğini, yemeklerinde kullandığı ürünlerin çocuk beslenmesine uygun olup olmadığını, öğretmenin çocuklara yaklaşımına kadar herşeyi inceliyordum. Güliz de ortamı ve öğretmeni inceliyordu. Sonunda karar verdik.
Okulun sahibi kendisi de anaokulu öğretmeni ve bir anneydi. Kızımla kendi torunu gibi ilgilendi ve Güliz kendini rahat hissetti. Öğretmenlerin her biri çocuk sevgisi ile doğmuş harika insanlar. Güliz’ I kazanmak için önce tanımayı seçtiler. İlgi alanını keşfettikten sonra iletişim kurdular. Okul binasının her bir köşesi temiz ve çocuklara göre boyanmış, süslenmiş. İçeride ve dışarıda hayvanlar. Hayvanlar da bakımlı ve çocuklarla kontrollü iletişimlerine izin veriliyor. Daha ne olsun..
Kreş dönemi bir çocuğun hayatı oyunla öğrendiği bir dönem aslında. Bağlı olduğu bir müfredat olması ile birlikte oyun odaklı bir eğitim sistemleri var. Atatürkçü ve keşfederek eğlenmeye yönelik bir eğitim planı oluşturuyorlar. Anadili ingilizce olan bir öğretmenden dil eğitimi alıyorlar, drama, yüzme, tiyatro gibi imkanları da kurum içinde uzmanlardan sağlıyorlar.
Güliz dokunarak öğrenen ve eğlenen bir çocuk. Dokunma odaklı aktivitelerin olması, yazlık – kışlık bahçede fiziksel olarak tatmin olacakları oyuncakların olması, dansın ve müziğin her yerde yanlarında olması.. Daha neler neler var. Kurum olarak Güliz ve beni mutlu edecek, çocukları yarış içine sokmadan iletişim kurmalarını sağlayan, eğlenirken öğrenmelerini sağlayan bir okul.
Alışma sürecimiz ise benim planladığımdan kolay oldu.
İlk gün; kışlık bahçede benimle oynadı biraz. Sonra öğretmeni geldi dahil oldu evcilik oyunumuza. Birbirlerine alıştıklarında öğretmeni onu okulu gezdirmek üzere yanımdan aldı. Önce tereddüt etti, beklediğimi söyleyince gezdi ve geri geldi. Geldiğinde heyecanla bana diskoyu ve top havuzunu anlattı. Sonra öğretmenin elinden tutup top havuzuna götürdü. Bir süre oynadılar ve geri geldiler.
İkinci gün; yine aynı yerde oynadık biraz. Sonra kahvaltıya indi. Öğretmeni geri getirdiğinde kahvaltı yaptığını ve oynayacağını söyledi ve geri gitti. 1 saat daha oynadı ve geldi.
Üçüncü gün; benimle hiç oynamadan diskoya gitti, kahvaltı yaptı. Yanıma geldi oynamaya gidiyorum dedi ve 1 saat daha oynadılar. Geri getirdiklerinde gelmek istemedi.
Dördüncü gün; kapıda elimi bırakıp gitti, çantamı unuttum diye geri döndü. Çantasını aldı, beni öpmeden gitti. Bende ağlayarak eve döndüm. Hissettiğim şey kızımın güvenle okuluna alıştığından çok benden koptuğu endişesiydi. Kızımın mutlu olduğunu görmek ve iş hayatına hazırlanmak bu endişemi yavaş yavaş azalttı.
Anne, baba ve çocuk olarak evdeki ya da hayatımıza katıldığından bu yana geçirdiğimiz her anı keyifle ve eğlenerek geçirdik. Bir şeyler öğretme çabasında bir anne baba olmadık biz. Kimilerine göre renkleri ve sayıları geç öğrendi ama sürekli oyun oynadık. Bu yüzden ilişki kurmayı, nesneleri anlamlandırmayı, cümle kurmayı yaşıtlarından önce öğrendi. Evdeki imkanlarla yaptığımız oyunlar sayesinde ince ve kaba motor becerileri gelişti. BLW sayesinde hem kendi beslenmeyi öğrendi, hem de özgüven geliştirdi.
Çocuğumun birey olması için ona birey gibi davrandım ve kendi kararlarına saygı duydum. Karar almasına güvenlik ölçülerimce izin verdim. Buna kendi okulunu ve öğretmenini seçmesi de dahil.
Peki siz nasıl seçtiniz okul ve alışma süreciniz nasıl geçti?
Sevgilerimle,
Zehra DÖRTER