Patron şirketi olup kendini kurumsal şirket edasında satanlarla mülakat yapmak..

“İnsan Kaynakları yapımızı profesyonel ve sistematize bir yapıya taşımak ve daha profesyonel ilerlemek istiyoruz. Sizin bize aktaracağınız bilgi birikiminiz bizim için kıymetli .”

1

İsmini paylaşmak istemediğim ama yemek servisi verdiği kurumlardaki izlenimi çok profesyonel olan bir catering firmasının İnsan Kaynakları Uzmanı ile önce telefonda görüştüm. Bir kariyer portalının veritabanından özgeçmişime ulaşmış, incelemiş ve çok etkilenmişler. Deneyimlerimi aktardığımda ortaya çıkacak insan kaynakları sistemi için çok heyecanlanmışlar.

Buraya kadar herşey güzel görünüyor.

Beni iş görüşmesine davet ettiler. Daveti yazılı yapmak istediler. Şirkete ait bilgileri de detaylı olarak inceleyebileceğimi, adres, yol tarifi ve krokiye ulaşabileceğimi, pozisyona ait görev tanımı ve organizasyon yapısını görebileceğimi ilettiler. Bana gelen mail ise şirketin sekreteryasını, resepsiyonistliğini, özlük işlerini, idari işlerini de yürüten hanımefendiden kısacık bir cümle: “İstediğiniz bilgiler aşağıdaki linktedir.”

Kuşlar insanları neden anlamazlar? Çünkü insanlar yazın tarlalara korkuluk dikerler, kışında kuşlara buğday tanesi serperler.

Ronner

İnsan Kaynakları Uzmanı ofis dışındaydı ve kendisinde rica etti diye olumlu düşünerek görüşme günü görüşme saatinden 15 dakika evvel gittim. Beni güvenlik karşıladı ve insan kaynakları departmanının ofisine götürdü. Içeride gayet nazik ve iş yükü sebebiyle zorla gülen iki hanımefendi vardı. Bir tanesini sesinden tanıdım, o telefonda görüştüğüm kişiydi. Bana çay ikram etti (ki bu çay bir yemek firmasında içilebilecek en kötü çaydı). İnsan Kaynakları Müdürünün patron ile toplantıda olduğunu, bitince görüşebileceğini, görüşse bile son kararı patronun verdiğini bir çırpıda anlatıverdi. Bende bu fırsatı değerlendirerek neler yaptığını sordum. Durum içler acısıydı. Şirketlerin yemek puantajlarından tutunda malzeme listesi takibine kadar, şirkete gelen telefonların karşılanmasından tutunda kırtasiye alımına kadar pek çok konu ile ilgilendiğini söyledi. Ardından müşteriler arttığından işlere yetişemez olduk, bu yüzden bordro bilen birini arıyoruz dedi ve ben şok oldum. Peki neden beni davet ettiniz, bana telefonda böyle aktarmadınız dediğimde ise insan kaynakları müdürümüz belki değiştirebiliriz diye bir ihtimal davet ettiklerini paylaştı. Bu konuşmanın ardından gayri ihtiyari ücretlerini sorduğumda tekrar şoka girdim ve ben insan kaynakları müdürünüzün vaktini almayayım dedim. Nazikçe ve ardıma bakmaksızın orayı terk ettim.

Durumdan kendine nasıl pay çıkardığını anlamadığım insan kaynakları müdürü beni tekrar aradı ve görüşmek istediğini ifade etti. Bende kendisine deneyimlerimi yani özgeçmişimi özetledim. Kendisine saygı duyduğumu fakat 8 yıllık insan kaynakları kariyerim ve 5 yıllık danışmanlık tecrübelerimin öğretilerini ön plana çıkararak cümleleri süsleyerek hazırladığı görev tanımının insan kaynakları yöneticiliği ile ilişkisinin olmadığını ilettim.

İşe alım bir adayı düzgün ve net ifadelerle iş görüşmesine davet etmekle başlar. Kurumu ve görev tanımını hatta organizasyon yapısındaki yerini doğru ifade etmekle devam eder. İsterseniz patron/aile şirketi olun isterseniz holding olun adaya değer verdiğinizi ve önemsediğinizi ancak böyle gösterirsiniz. Artık adayların işveren seçtiği bir dönemdeyiz ve bu dönemde süslü cümleler ve gelecek vaadleriyle aday kazanıp günü kurtaracak bir dönem değil. Dürüst olup, işi doğru tarif edip uygun adayı işe yerleştirme zamanı!

Alaylı ya da okullu olun fark etmez, kurumunu iyi tanıyan, işe uygun adaylar ile açık ve net ifadelerle görüşmeler gerçekleştiren ve işe alım yapan insan kaynakları yöneticileri olmayacaksanız lütfen bu mesleği icra etmeyiniz.

Son sözüm: İyi çalışmalar!

Yorum Bırakınız