İnsanın ruhu hastalanmazsa bedeni hastalanmazmış. Bu sözü nerede duydum, kime ait bilmiyorum. Bir anda yankılandı zihnimde. Sonra aklıma geçirdiğim kanser geldi. Aldım kağıdı kalemi elime ve İçimdeki Çocuk’ a sordum. “İçimdeki Çocuk Sar I Sarmala” eğitiminde öğrendiğim sağ el – sol el diyaloğunu yaptım. Yazdıkları karşısında önce kalbim parçalanacak sandım.

Bir bölümünü sizinle de paylaşmak istiyorum.

  • Canım Çocuk’ um sana bir soru sorabilir miyim?
  • Olur.
  • Ben neden kanser oldum? Orada görmeyi seçmediğim, kabul etmediğim ne var?
  • Çok şey…
  • Benimle paylaşır mısın?
  • Beni hiç konuşturmadın. Hep susturdun, bastırdın. İçime içime ağladım ben. Hep başkaları için yaşadın. Hayır demedin. Konuşmadın. Beni korumadın. Kalbim acıdı. Hasta oldum.

Bunları okurken parçalanan kalbim, şuraya yazarken darmadağın oldu. Sonra tiroid kanserinin arkasında yatan inanç kalıplarına, psikolojik sebeplere baktım.

  • Derin bir biçimde incinme.
  • Uzun süren kızgınlık.
  • Kendini kurban olarak görme.
  • Kendisini hayatta engellenmiş hissetme.
  • Dışlandığı için şiddetli öfke duyma ve bastırma.
  • Söylemek isteyip de söyleyemediklerini yutma.

Bir şok da burada yaşadım. İçimdeki Çocuk ne dediyse hepsinin karşılığı sanki bu yukarıda yazanlar. Hayatımın farklı zamanlarında, sevdiklerime ya da başkalarına karşı susmuşluğum, duygularımı bastırmışlığım, terkedilme, reddedilme duygularını hissetmişliğim ve tutamadığım yaslarımı içime gömmüşlüğüm var. Bedenime bu kadar duyguyu hapsettiğimde ve İçimdeki Çocuk’ un yardım çığlıklarını duymadığımda da bedenim hasta olmuş. Gerçekten de insanın ruhu hastalanmadan bedeni hastalanmıyormuş.

İçimdeki Çocuk/Ergen parçamla tanıştığımdan beri öğrendiğim tekniklerle onlarla konuşuyorum. İhtiyaçlarını duyup, karşılamaya çalışıyorum. Duymadığım zamanlarda konforsuz duygular ile ya da baş ağrısı, yorgunluk, grip gibi kendini gösteriyor. O zaman yine içime dönüp neye ihtiyacı olduğunu soruyorum. İhtiyacı dinlenmek ise sadece dinleniyorum. Eğlenmek ise oyun oynuyorum.

Eğlenmek deyince de aklıma şu geldi. İçimdeki Ergen’ in ihtiyaçlarını duymadığım ya da onu bastırdığım zamanlarda sürekli dizi izleme, patlamış mısır ve tatlı yeme eğilimim olduğunu da yine İçimdeki Çocuk Sar I Sarmala eğitiminde öğrendim. Hiç düşündün mü sık sık yaptığın ve kendine zarar verdiğini bile bile yaptığın davranışların aslında içinde görülmeyi bekleyen parçalarından birini işaret ediyor olabileceğini? Ve en önemlisi de aslında orada karşılanmayı bekleyen bir ihtiyacın olduğunu…

Okurken içinin titrediğini hissettim. Zira bunları öğrenirken benzer duyguları bende hissettim. Şanslıyız ki İçimdeki Çocuk Sar I Sarmala eğitimi bu yolculuğa çıkmaya hazır olanlar için yeniden açılıyor. İncelemek için tıklayabilirsin.

İçimde öyle çok duygu varmış ki… Bu zenginliği görmeme katkı olduğun, bana alan tutarak kendimi güvende hissettirdiğin, İçimdeki Çocuk’ u sarıp sarmalamanın türlü türlü hallerini öğrettiğin için sana sonsuz teşekkürler Canım Gülen’ im.

Yazdıklarım içinde bir şeyler uyandırdı ve kafanda sorular varsa bana yaz arkadaşım. Sevgiler..

Yorum Bırakınız