Anne sütü bebek için en uygun besindir. Sağlıklı bir anne günde ortalama 700 – 800ml süt salgılamaktadır. Emzirme döneminde süt salgılanması kadının normal gereksinmesinden daha fazla enerji, protein, vitamin ve mineralleri almasını gerektirir. Emziren annenin salgıladığı sütteki enerjinin önemli bir kısmı yediklerinden sağlanmaktadır. Alınan enerji tam olarak süt enerjisine dönüşememekte, vücut dokuları da bir miktar harcanmaktadır. Emziren anne; ek olarak enerji ve besin öğelerini diyetle alamazsa kendi vücudundan harcar. Bunun sonucu kendi sağlığı bozulur ve yeterince süt veremez. Bu nedenle annenin, bebeğini emzirdiği dönemde kendi beslenmesine de dikkat etmesi gerekmektedir.
Emzirme; anne ve bebeğin arasındaki bağın kuvvetlendiği, iki tarafında duygusal olarak rahatladığı bir aktivitedir. Bu aktivitenin en somut göstergesi de bebeğin karnını doyuran ANNE SÜTÜDÜR. Demişti benim emzirme koçum Nilgün ATAOL..
“Her yeni doğan bebek yeni bir dünya demek..! – Barış Manço”
Günümüz modern anneleri internet sayesinde doğum, emzirme, çocuk büyütme, vs gibi pek çok konuda bilgiye ulaşıp kendi süzgeçlerinden geçirerek hayatlarına adapte ediyorlar. Fakat sonrasında ise yalnız kalıyorlar. Çünkü aileleri de, pek çok doktor da anneyi çok kolay mama kullanmaya yönlendiriyor. Ben de 18 ay evvel bu sıkıntıları yaşadım.
3.260 gr doğan kızım enfeksiyon süphesinden ötürü 3 gün yoğun bakımda kaldı. Bu süreçte ayrı kalmamız, zor bir doğumolması, genel anestezi almış olmam ve en önemlisi hastanedeki BEBEK DOSTU ebelerin memeyi tutarak emzir demelerinden ötürü yani yanlış şekilde emzirmeden ötürü süt kanallarım tam anlamıyla açılmadı. 3.200 olarak hastaneden çıkan Güliz’ im 10 günlük evde geçirdiğimiz süreçte hiç kilo almadı. İlk gittiğim doktor “Senin sütün yok” demesi üzerine yıkıldım ve başka bir doktora gittik. Halen kızımın sağlık takiplerini yapan ve sabrı ile beni kendine hayran bırakan doktorumuz kilo almaması durumunda sarılık olabileceğini söyleyerek ve bana bir besleme çizelgesi hazırlayarak mama destekli emzirmeye ikna etti. Her istediğinde emziriyordum, uzun uyuduğunda süt sağıyordum ve günde 3 defa 30 ml mama veriyordum. Bu beslenme şekli ile 4 ayı tamamladık ve ben bu sırada sütüm arttığından süt biriktirmeye başladım.
Her daim desteğini esirgemeyen, lohusayken beni yalnız bırakmayan, aynı zamanda emzirme koçum olan Nilgün Ataol bana hastanede öğrendiğim meme tutma, bebeği kucağa alma ve emzirmeye dair herşeyi unutturarak yeniden öğretti.
Peki neydi bu doğru bildiğim yanlışlar?
- Çocuğun burnu kapanırsa ememez, memeyi tutarak emzir. Doğrusu; bebeğin burnu tıkalı değilse emerken kendisi kafasının konumunu ayarlayarak nefes almayı gerçekleştiriyor.
- Memeyi alttan tut ki çocuğun çenesi ağrır, emmez. Doğrusu; bebek ilk doğduğu zamanlar yani çene kaslarının kuvvetsiz olduğu dönemde emerken çabuk yorulur. Doyduğuna emin olana kadar çenesine ya da başına dokunarak uyarıp emmeye devam etmesini sağlamak gerekir.
- Bebeği yastığa yatırarak emzir ki boğulma olmasın. Doğrusu; bebeği karınlarınız birbirine bakacak şekilde tutarak ve kolunuzla başını destekleyerek tutmaktır. Bu sayede bebek memeyi doğru kavrar, rahat emer ve karnı destekli olduğundan kendini güvende hisseder.
Emzirmede önemli olan annenin de bebeğinde konforudur. Rahat bir yerde, annenin kendini rahathissettiği bir şekilde, örneğin koltukta ayaklarını uzatarak ya da bebek kendi kendine dönebilir aya geldikten sonra yatakta uzanarak konum alması, bebeğini kucağına alarak gövdesi kendisine dönük, ağzı kocaman açılmış ve meme ucunu kahve rengi bölümü büyük oranla kavrayarak emmeye başlamasıdır.
Neden sadece meme ucu değil?
Meme ucu en hassas bölgedir. Bebeğin ise dili ile damağı arasında sıkıştırarak emmesi meme ucuna zarar verir. Yara olması ya da meme de ağrı olması annenin emzirme isteğini azaltır ve sütün artmasını engeller.
Emzirmede bir diğer önemli husus ise annenin psikolojik olarak rahat ve mutlu olmasıdır. Eşi ve yakın çevresinin zorlu emzirme döneminde yanında olması, ruhsal değişikliklerini hoş görmesi ve moral bozabilecek konuşmaları uzak tutması gerekir.
Emzirme zordur. Sabır gerektirir. Hayatınızın konforunu, rahatlığınızı en azından birbirinize adapte olup rutininiz oluşana kadar etkiler. Bunları önceden kabul edip yaşanacak her türlü zorluğa ve sıkıntıya göğüs germeniz gerekir. Biraz büyüyüp emerken gözlerinizin içine baktığında ya da yanınıza gelip size dokunurken “Annem, memem” dediğinde yaşadığınız tüm bu zorluklara değer..
“Hayat zordur. Bu bir gerçek. Ama bir kez bu gerçeği anlar ve kabul ederseniz, hayat artık o kadar da zor olmaz. Çünkü bir kez kabul ettikten sonra, hayatın zor olduğu gerçeğinin bir önemi kalmaz.” (M. Scott Peck’in “The Road Less Travelled (Az Gidilen Yol)” kitabından alıntı)
Sütünüzle kalın, mutlu kalın..
Zehra Dörter